28 Nisan 2025 Pazartesi 13:32:05


İTTİHAT VE TERAKKİ CEMİYETİ’NE YÖN VEREN FİKİR AKIMLARI  1 - BATICILIK

İTTİHAT VE TERAKKİ CEMİYETİ’NE YÖN VEREN FİKİR AKIMLARI 1 - BATICILIK

Batıcılık, garplılaşma, çağdaşlaşma, modernleşme, ilericilik, yenilikçilik gibi isimlerle de kendini gösteren bir akımdır. Batıcılık fikrinin temelinde, devleti çağın getirdiği uygarlık seviyesine çıkarmak, devlette yaşayan insanları da o seviyeye göre geliştirerek değiştirmek yer alır. “İlerlemek” düşüncesi ile gerçekleştirilen Batıcılık reformlarında çoğu zaman geleneksel unsurlara eleştirisel bir bakış vardır. Devlet ve vatandaşların kökenlerinden süregelen unsurları ön plana çıkararak çağın getirilerine kapalı hale gelmesi, Batıcılık fikriyatı açısından oldukça sakıncalı bir durumdur.

Osmanlı Batıcıları, askeri, eğitim, hukuk, siyasi, kültür alanlarında reform fikirlerini ortaya koyarlarken laikliği her zaman, gelenekçiliğin ve gelenekçilik aşırıya kaçan noktalarının bir antitezi olarak kullanmışlardır. Buradaki asıl maksat gelişimin önüne din temelli bir duvar örülmesini engellemek amacıyla sekülerleşme olgusunu içselleştirmeye çalışmaktır. Osmanlı’daki Batıcılık hareketlerinin temeli, 2. Mahmut döneminde kendini göstermeye başlayan reformlara dayanır. Askeri alanın dışında, sosyal yaşamı da kapsayan reformlar batıya kıyasla geri kalmış Osmanlı toplumunu istenilen noktaya taşımak için gerçekleştirilmiştir. Temelinde Rasyonel politikaların izlenilmeye çalışıldığı bu dönem, gelenekçi kişi ve odaklar tarafından “özden kopuş” korkusuyla eleştiri altına alınmıştır. Geleneksel düşünce yapısı, Batıcılık hareketinin antitezi olarak kendini göstermiştir. Ancak burada söz konusu karşı duruş Osmanlı’nın kozmopolit yapısından kaynaklı olarak çeşitli karşı duruşlarla kendini göstermiştir. Zira Osmanlı’nın çeşitli dinamiklere sahip iç yapısı, Batıcılık görüşüne karşı farklı bölgelerde farklı farklı karşı duruşlar sergilenmesine sebep olmuştur. Batıcı aydınlar Tanzimat döneminin kilit kavramı olan Nizam (düzen) kavramına karşı Terakki (ilerleme) kavramını sahiplenmişlerdir. 1 Bu kavramların farkının temelinde ise yine gelenekçilik-yenilikçilik çatışması kendini göstermektedir. İçtihat Dergisi ve Abdullah Cevdet, 2. Meşrutiyet döneminde batılılaşma adına önemli fikirler ortaya koymuş bir düşünürdür. Osmanlıda Batılılaşma düşüncesi, Abdullah Cevdet’in şahsında ve İçtihat Dergisi bünyesi çevresinde ortaya çıkıp gelişmiştir. Kılıçzâde Hakkı ve Celal Nuri başta olmak üzere çeşitli biyolojik materyalist yazarlar, 1904 yılında yayım hayatına başlayan bu derginin çatısı altındaydılar. Abdullah Cevdet’in batılılaşma anlayışı batının gelişmişliği yanı sıra, manevi bakış açısını da almaya yönelik olmuştur. Din olgusunun, iyi yurttaşlar yetiştirilmesi ve toplumsal düzeni korumada işlevsel bir araç olması gerektiği savunulmuştur. Abdullah Cevdet, İslamiyet özelinde din olgusunun, Osmanlı Devleti bünyesinde yaşayan Müslüman milletlerin birliğinin sağlanmasında faydasının olduğu görüşünde idi. Burada varılmak istenen noktanın, Osmanlı vatandaşlarının bütününden ya da en azından Müslüman kesiminden bir “millet” olgusu ortaya koyabilmektir. Hilafet kurumu ve Halife’de, Abdullah Cevdet ve ekseriyetle İttihat Terakki kadrolarınca, dini temelli bir millet olgusunun çimentosundaki en değerli yapı taşı olarak görülmüştür. Abdullah Cevdet, bir bölümü devlet yayını olarak basılan önemli biyolojik materyalist eserler yayımladı. 2

Celal Nuri İleri ise Abdullah Cevdet’e göre daha “ılımlı” bir batılılaşma düşüncesi içindeydi. Ona göre medeniyetin 2 dayanağı vardı; Teknik medeniyet ve gerçek medeniyet. Teknik medeniyet, Avrupa’nın askeri gelişmişliği başta olmak üzere, ilmi ve fenni ileriliklerini kabul edip içselleştirmeye ve ülkenin yapısına uygun yöntemlerle uygulamaya dayanır. Gerçek medeniyet ise Avrupa’nın ahlaki bakış açısını da almaya dayanır; ki Celal Nuri’ye göre Hristiyan Avrupa topluluğu ahlaki bakımdan asla ileride değildir. Ona göre batıdan sadece teknik gelişmişlikler alınmalıdır. Doğu’nun gelişmiş devletleri ve Hristiyan olmayışları burada dayanak noktası olmuş, ilerlemenin yolunun Hristiyanlıktan geçmediği belirtilmiştir. Celal Nuri batı medeniyetinin ilerleme noktalarının hürriyet, demokrasi, maddi-manevi zenginlik, ilim ve ticaret olarak görmekteydi.

1- Kemaleddin Taş, Betül Göksüçukur, B. (2019), Osmanlı Dönemi Batıcılık, İslamcılık, Türkçülük Fikir Akımları ve Din, Dini Araştırmalar, 22(56): 463-488
2- M. ŞÜKRÜ HANİOĞLU, "ABDULLAH CEVDET", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/abdullah-cevdet (20.06.2022).

img

Emre KARAKAYA